7 Nisan 2009 Salı

o çocuğun hikayesi

hayatımın iğrenç gerçeklerinin saklanılması gereken çok önemli sırlar olduğunu anladığımda aslında çoktan yalnızlaştığımı da farketmiştim. kapkaranlık bir kuyuda düşüşteyken tutunacak bir dal bile aramayışım belki de bilinçaltımdaki uslu çocuğun tekrar çıkışa geçmek için zaman kaybetmek istememesindendi. düşüşüm kesindi ama dibi ne zaman bulacaktım, buna o çocuğun bir cevabı yoktu. belki de hala keşfetmenin mutluluğunu yaşıyordu, ben o mutlu tabloyu bozmak istememiştim.

hayatımda her zaman iyiyi, doğruyu, güzeli aradığımı sanıyordum. fakat ne doğru olan güzeldi ne de güzel olan iyiydi. bir türlü bulamayışım bundan mıydı bilmiyorum. ama artık aramaya gücüm kalmamıştı. ben de kendimi üçe bölemediğim için kendi kendime konuşmaya başlamıştım.kendi içime hapsoluşum kendini git gide daha çok hissettiriyordu. ben kelepçemin ve prangamın anahtarını çoktan yutmuştum. sonra suçu o uslu çocuğa atmıştım.

hayat insana belli bir yaşa kadar sürekli bir şeyler öğretiyordu, sonra o doğruların aslında unutulması gereken saçma sapan şeyler olduğunu gösteriyordu.bu saçma kısır döngüye direnen benim gibi salaklara da diğerlerinin başarılarını izlemek kalıyordu. dipsiz karanlığımdan kurtulmak için tutunacağım dallar onlarsa eğer, ben düşüşümle mutluydum. zaten güneşin peşinde koşmaktan kör olmuş gözleri beni bir süre sonra göremeyecekti.

ne kadar çok kendimden bahsettiğimi farketmişsinizdir. çünkü artık kimseyi sevemiyordum. aslında kendimi de sevmiyordum ama bana başkası kalmıyordu. kendimle gayet mutluydum. testide ne varsa çatlaktan o sızıyordu.

2 yorum:

  1. uslu çocuk sessizliğinin veya sessiz kalmaya zorlanışının bedelini kendine değil hayata ödetmeli, kısır döngü tümevarıp herkesi içine katmalı, bu dünyanın ve insanların gerçek bir kaosa ihtiyacı var, ruhlarımızı ancak kaos temizleyebilir, herkes kinini özgürce kusmalı.

    YanıtlaSil
  2. bunu yazarken çok sinirliydim...neler hissetmişim lan kendimden korktum...

    YanıtlaSil

durma yolcu okumaya devam et