23 Nisan 2009 Perşembe

Günün Mana ve Ehemmiyeti

23 nisan münasebetiyle bir yazı kaleme almak bizde küçüklükten kalma bir alışkanlıktır. Aslında sadece 23 nisan için değil, bütün önemli gün ve haftalar ve dahi bütün önemli kurum ve kuruluşlar üzerine kompozisyon ve şiir yazdırılmışlığımız, resim çizdirilmişliğimiz, şiir ezberlettirilmişliğimiz hakikattir efendim.

Aslında şimdi dönüp bakınca insana komik geliyor her sene her sene Kızılay’la, Yeşilay’la ilgili resim yapmak şiir yazmak zorunluluğu. Hayır, her sene aynı şey üzerine çalışma yapınca ne oluyor orası biraz karışık. Geleceğin büyük şairi veya ressamı olan arkadaşımız kendi gelişimini mi izliyor? Bunlar hep o saçma sapan eğitim sisteminin, saçma sapan müfredatının bizi bir kalıba sokmak istemesindendi. Taylan Çetin arkadaşım zamanında Kızılay’la ilgili yazmak zorunda bırakıldığı şiirde farkında olmadan ve hatta 5. Sınıf öğrencisinden beklenmeyen bir mükemmellikle gerekli eleştiriyi yapmıştı. O şiiri hiçbir zaman unutmayacağım. Siz de unutmayın diye onu da yazıyorum:

KIZILAY
Bu mahallede sel var
Arka mahallede yangın var
Nerde bu devlet,
Nerde Kızılay?

Neyse konuyu dağıtmayalım. Sabahtan beri televizyonda çocukların stadyumdaki törenlerini gösteriyorlardı. Ben de birden o eski heyecanları yaşadım. Her şey gözümün önünden çok hızlı bir şekilde geçiyordu. Engel olamıyordum.

Bir kere her sene nasıl oluyorsa artık (bu sene de aynı şey oldu) Yüce Rabbimin bir kerameti olarak illa ki yağmur yağardı. Biz stadyumun çamurlu çimlerinde vali gelecek de el sallayacak diye it gibi titrerdik. Sonra vali gelirdi üstü açık cipinde 1 2 tur atardı ve tören biterdi. Bir kere hiç unutmam yağmur olayı abartmıştı. Vali de gelememişti stadyuma. Biz de kapısına kadar gittiğimiz stadyumdan aylardır hazırlandığımız gösterimizi yapamadan geri dönmüştük. Üzülmüş müydük? Sanmıyorum. Zaten çalışma yapıcaz diye derslerden yeteri kadar kaçmıştık.

Bugünlerde gazetelerde okullardan askeri kıta düzenin kaldırıldığını falan yazıyordu. Ya arkadaşım olmaz. Olamaz. Bizi neden 13 sene arkadaşımızın ensesine bakmak zorunda bıraktınız peki? Hayır, hatırlıyorum da biz o sırayı bozduğumuz için dayak yemiş bir kuşaktık, biz gömleğimiz süveterimizin altından çıktı diye anarşist ilan edilen bir kuşaktık, biz saçımıza jöle sürdük diye Türkçe öğretmeni tarafından ‘Türklüğü’ sorgulanan bir kuşaktık, yine biz yine saçımıza jöle sürdük diye bizzat okul müdürü tarafından ‘ Allah mısınız lan siz?’ sorusuyla karşı karşıya kalan bir kuşaktık, biz andımızı okurken okula komşu apartmanlardan birinden çıkan amca ‘ yeter lan her sabah her sabah kafamı sikiyonuz’ diye bağırınca gaza gelip andımızı daha yüksek sesle okuyan bir kuşaktık, biz türktük doğruyduk çalışkandık ulan biz ne mutlu diyendik.

Aslında ne o olabilmiştik, ne de bu olmayı başarabilmiştik. Büyüklerimizi çok üzdük biliyoruz. Hiçbir zaman onların istediği gibi bir robot olamadık. Ama kusura bakmasınlar. Yine biz 3 büyük ekonomik kriz, 2 büyük deprem, 1 Bush, 1 Tayyip, 1 Atilla Taş ve çok sayıda Atilla Taş annesi görmüş bir kuşaktık. Onların istediği olamamıştık belki ama sanırım çocuk olabilmiştik. Hatta çocuk olmayı başarabilen son kuşaktık. Silahı B tuşuna basıp almazdık. Gider inşaatlardan boru çalar, kendi silahımızı kendimiz yapardık. Yani oyunu internet kefede değil sokakta oynardık. Sevdiğimiz kıza kısa mesaj atmaz uzun uzun şiirler yazardık. Duvardan geçen yılan bizi heyecanlandırabilirdi. Yerli malı haftasında kola alıp okula götürmez, anamıza poğaça börek yaptırır gider onu paylaşırdık arkadaşlarımızla. Biz adam olacak çocuktuk, Barış Manço bile yüzüklerini çıkarırdı bizim yanımızda. Olayı biraz daha abartırsak şunu bile kolaylıkla söyleyebiliriz: biz o kadar güzel çocuk olmuştuk ki, çocukluğumuzu o kadar güzel yaşamıştık ki hiçbir zaman büyüyemedik, hep o çocukluğu yaşadık.

Tüm dünya çocuklarının ve tüm dünya çocuk kalanlarının 'Türk' ulusal egemenlik ve çocuk bayramı kutlu olsun efendim. Saygılar.

Dip Not: Biz yaşlanmışız yahu bizim neyimize artık bugün 23 nisan neşe doluyor insan yazıları yazmak.

3 yorum:

  1. dostum eline sağlık. zamanında yaşamış olduğumuz birçok saçma sapandusluğu göz önüne serdiğin için sana ayrıca teşekkür ederim piçercim. atilla taş annesi kuşağıyız kanka o noktada da sana katılmadan geçemeyeceğim. içimizde ki çocuğu öldürenlere de siktirin ulan demek istiyorum. kukalı saklambaç oynamaya ne dersin ali?

    YanıtlaSil
  2. mükemmel dörtlük:))
    Bu mahallede sel var
    Arka mahallede yangın var
    Nerde bu devlet,
    Nerde Kızılay?

    YanıtlaSil
  3. taylan çetin akadaşımın şiiridir belirttiğim üzre. işşallahtelifolayına girmez :d

    YanıtlaSil

durma yolcu okumaya devam et