22 Mayıs 2010 Cumartesi

ZikZak zZzZz

sık sık yaparım ben bunu, alabildiğine uzanan şehirler arası bir otobanda güneşin anlında ıssız bir şekilde ters şeritte yürürüm. işlek olmamasına özen gösteririm, adrenalin duygusundan pek bir uzak görünse de karşına çıkaracağı şeylerin sıradışı olması pek bir olağan. ufuk çizgisinin buharlaştığı bir gün yine ayaklarımı eritmeye çabalayan asfalt üzerinde ıslık çalarak devam ediyordum. bir kelebek kondu omzuma, rengarenk kanatlarının içinde mistik bir hava vardı. gözleri gece mavisi, ufak ama keskin bir ışık içinde... kainat rutin hareketini bir anda duraklattı ve o kelebek eşsiz sesiyle kulağıma birşeyler fısıldadı; "benimle gel". herşey bir anda o kadar soft bir hal aldı ki beynimi kurcalayan o ufak kurtlar kendilerini dışarı attılar. herşey şimdi daha bi parlak gökyüzü ise sarımtrak bir moda bürünmüştü, yerküre alabildiğine oynak hareketler içerisinde bana gülümsüyordu. yaşadığım şeylerin gerçek olması veya olmaması beni hiç enterese etmiyor peşine takıldığım kelebeğin hızına ulaşmaya çalışıyordum. "sadece dile"... bi anda kayboldu. şimdi tektim ve herşey stabildi. korkmuyor önüme bakmadan koşuyordum amaçsızca. önüme çıkan her küçük şeyin aslında kendi iç dünyamda yaratmış olduğum karakter ve nesneler ile aşırı derece de benzerlik göstermesi şaşırtıyor ama aptalca bi haz bırakıyordu damağımda. hiç ummadık bi anda bi ışık hüzmesi belirdi, ufaktı fakat albenisi yüksekti. düşünmeden attım kendimi içine, uçsuz bucaksızdı. sesler duyuyordum, yüksek desibele sahip tiz sesler... adeta beynimi ve bedenime hükmeden anlamsız sesler. bedenimin çekirdeğini oluşturan nokta tüm bedenimi kendine çekiyor giderek noktasal bir hal alıyordum. kapladığım hacmin küçülmesi beni aynı zamanda hafifletiyor ve girdiğim girdabın tadını daha lezzetli bir hale çekiyordu. zifiri karanlık içinde belirsiz cisimler seçiyordum, dişleri ve burunları altından. "huzur" diye bağırmaya çabaladığım sırada ses çıkartamadığımı anladım. üzerime çöken bir karaabsan değildi, çözmem pek zor değildi bu durumu. aynı kelebek ile yine karşı karşıyaydım fakat bu sefer ben onun farklı bir alfabeyle hat sanatı icra edilmiş kanadındaydım. gözleri faltaşı gibi açılmıştı, yüzünden ise ne kadar büyük bir korku ve endişeyle bu anı beklediğini belli eden bir imaj rahatça seçilebiliyordu. içleri ısıtan bir gülümsemeyle döndü ve "welcome to nice trip" dedi.

4 yorum:

  1. arada bir kelebek,tavşan ve bunun gibi bilumum kafa hayvanlarının rehberliginde ışıklarla dans etmek, içsel dunyanda ıssıza ve huzura yolculuk etmek tatlıdır dostum aman neşemiz hep bol olsun..

    YanıtlaSil
  2. eyw birader. bu güzel duygular hayatımızda daim olsun güzel kardeşim.

    YanıtlaSil
  3. senin yolun yol değil ergun. fazla zikzak yapıyosun :D

    YanıtlaSil
  4. cümleten bok yolundayız kardeşim iyi geceler :)

    YanıtlaSil

durma yolcu okumaya devam et