22 Mart 2009 Pazar

Sizin Evin ‘–de’ Hali

Kahve fincanının en dibinde kapkaranlık bir kuyudaydım. Güzel bir kız bana ip atmıştı. Ben ipe tutunmuştum. Çıkması bana kalmıştı. Bir de beni hiç yalnız bırakmayan eli kolu upuzun kocaman bir yılan vardı. Güzel müzikler çalıyordu. Tam başka bir boyuta geçiyorduk ki telefon sinsice çalıyordu. İpi atan kimdi bilmiyordum.

Yılandan değil sevmekten korkuyordum. Çok ciddiyim. Köpek, yılan hatta kedi… hiç birinden değil sevmektendi korkum. Her yol ayrımında kendime ‘ rakı sevenler öldü de su seven ölmedi mi?’ diyordum. Sevmek artık benim için geri dönüşü olmayan bir yol, bir çıkmaz sokaktı. Sen bana dur diyordun. Duyabiliyordum. Sahi ya ipi atan kız sen miydin?

Bunları okuma ihtimalin vardı. Olanı biteni anlayacaktın. Zeki kızdın, oyunu bozmaktan korkuyordum. Oyunun bir parçası olamama korkusu var ya, işte onu da seviyordum. Yemin ediyorum metafor değildi amacım, korkuyu seviyordum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

durma yolcu okumaya devam et