10 Nisan 2011 Pazar

yağmurun kanatları

üç gündür yağmur yağmasına rağmen sokağın başında sabahtan beri sektirmeden 3 dakikada bir 'yağmur geliyor yağmur' diye çığıran şemsiyecinin ekmek parası için piyasayı manüpüle etme çabasına sonsuz saygım var. bu şehirde yaşıyorsanız hafıza kayıplarına sebep olacak bir çok şeye maruz kalıyor olabilirsiniz. yağmur yağdığını ıslanmaya başladıktan saatler sonra anlayacak kafalar yaşıyor da olabilirsiniz. ama ıslanmak hoşuma gidiyor derseniz kalbimi fethedersiniz.

döner olmak için kırk gün yaşaması yeterli olan tavukla taşşak geçen kargaların neşesini farkedebiliyorsanız eğer yaşama devam etmek için geçerli bir sebebiniz var demektir. ama ıslanmak için yazın gelmesini bekleyip denizlere havuzlara hücum ediyorsanız ve yağmurun tadını mevsiminde çıkaramıyorsanız, zamanın kıymetini bir karga kadar bile bilmiyorsunuz demektir uyandırayım.

öleceğini anlayan bir güvercin pencerenizin önünde duruyorsa ve ne yaparsanız yapın kaçmıyorsa şemsiyecinin ekmek kavgası kimin karnını doyurabilir ki?

bulutları seyretmek güzeldir, rüzgara dokunmaya çalışmak da. ama pencereden uçurtma uçuramazsınız. yelkenlerinizi dolduracak yeni rüzgarlar bulamazsanız hep aynı pencerenin önünde takılır kalırsınız.

daha güzel görünmek için takılmış büyük gözlükler dünyayı daha güzel görmenizi sağlamayabilir. net olan her şey güzel değildir. yıllardır üşüyorsanız ve bunu farketmediyseniz gözlük camının önünde ya da arkasında olmanızın bir anlamı yoktur. sobalar odanın ortasına kuruluyor olabilir ama kalorifer petekleri cam kenarlarındadır. ve bu yüzden bildiğim bütün pencereler kapanmak içindir.

lodosu tanıyorsanız yağmurun geleceğini tahmin edebilirsiniz. ama karasal iklimin ani sağanaklarına alışkın değilseniz lütfen pencerelerinizi açmayın. çünkü ne kadar bakarsanız bakın denizi göremeyeceksiniz. şehirler tercihleri beraberinde getirir, doğrudur. aslında balıkçıl bir kuşsanız karasal iklimlerde ısınmaya çalışmayın çünkü karnınızı doyuran deniz değildir, kokusudur.

hiç sevmediğiniz bir şehirde yaşamak zorunda kaldıysanız şunu unutmayın 'o şehrin en güzel şeyi göç edebilen kuşlarıdır ve kuşlarla konuşmak aynalarla konuşmaktan daha hüzünlüdür.'

durma yolcu okumaya devam et